6/30/2010

Rekabet ve Eğitim

Nitelikli insan kaynağının varlığı, bir ülkenin uzun dönemli sürdürülebilir büyümesinde ve rekabet edebilirliğinde birincil faktörlerdendir. Bu faktörün geçerliliğinin olabilmesi için de en temel koşul, eğitim sisteminin niteliğinin belirli bir seviyede olması zorunluluğudur.

İş dünyasında şirketler, en nitelikli, potansiyeli yüksek yetenekli çalışanları bünyelerine katabilme yarışı içerisindeler. Bir ülkenin olduğu kadar, şirketlerin de rekabet edebilirlik düzeylerini belirleyen "insan" faktörüdür. Dolayısıyla eğitim sisteminin nitelik düzeyi, şirketlerin de geleceğini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilmekte, şirket tepe yönetimlerine bu konuyu yakından takip etmek zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. 

Hiç şüphesiz, eğitim sistemi ile ilgili sorunlar ülkemiz için fazlasıyla geçerlidir.

Bunun en somut örneğini, yapmış olduğum mini analizle sizlerle paylaşmak istedim.

Bildiğiniz üzere her sene Dünya Ekonomik Forumu toplanmakta, küresel sorunlara çözüm aranmaktadır. Hani şu meşhur "daha da gelmem" denilen yer...

Yine her dönem yapıldığı gibi, 2010 yılında da Dünya Rekabet Edebilirlik Raporu bu Organizasyon tarafından yayınlandı. 

Bu rapor, çeşitli kriterler bazında ülkeleri sıralamakta ve rekabet endekslerini ortaya koymaktadır.

2010 yılı raporunda, analiz edilen toplam 133 ülke arasında, Türkiye 4.16'lık endeks değeri ile 61.sırada yer almaktadır. Birinci sırada yer alan İsviçre 5.6, en son sırada yer alan Burundi ise 2.58 endeks değeri ile sıralanmaktadır.

Ancak, sıra eğitim sisteminin niteliğinin değerlemesine geldiğinde, Türkiye 79.sıraya gerilemekte, Gana, Kolombiya, Tayland, Kazakistan gibi ülkelerin arkasında sıralanmaktadır.

Aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere, eğitim sisteminin niteliği ile, rekabet endeksi arasında ciddi bir korelasyon vardır. Gelişmiş ekonomiler ile kıyaslandığı zaman, önümüzde daha çok uzun yolların olduğunu söylemek hayalcilik sayılamaz.  




Dünya nüfusu yaşlanırken, ülke olarak herzaman övündüğümüz bir konu vardır: genç nüfus

Ancak bu genç nüfus, gerekli nitelikleri öğrenebileceği, iş dünyasında kendisini başarılı kılacak becerileri elde edebileceği bir eğitim sistemi olmadığı sürece, genç nüfusumuz çok olmuş, bizi daha nereye kadar götürür... Bunu da düşünmek lazım.

Not: Rekabet Raporu ile ilgili tüm detayları, endeks değerlerini aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.
http://gcr.weforum.org/gcr09/



6/29/2010

Çarpıcı bir Rapor... Eğitim İzleme Raporu 2009

Hepimizin bildiği gibi, bir ülkenin eğitim sisteminin niteliği, eğitim olanaklarının adil olarak yaygınlaştırılması, eğitime katılımın sağlanması, o ülkenin rekabet edebilirlik düzeyini artırmakta, nitelikli ve yetenekli insan kaynağı potansiyelinin çoğalmasında çok önemli ve kilit bir rol oynamaktadır.

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir araştırma, hemen hemen büyük gazetelerin hiçbirinde yeterli önemi göremedi ve çok küçük puntolarla arka sayfalarda yer aldı.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde çalışan Eğitim Reformu Girişimi tarafından hazırlanmış olan, Eğitim İzleme Raporu'nun satırbaşlarını aşağıda aktarmaya çalışacağım. Raporun geniş bir kopyasını (http://www.erg.sabanciuniv.edu/) linkinden temin edebilirsiniz.


  • Türkiye'de 15-19 yaş arasındaki gençlerin ancak yarısı okula gittiğini beyan etmektedir. Bu yaş grubundaki gençlerin beşte biri çalışırken, geri kalan grup, yani her üç gençten biri ne okumakta ne de çalışmaktadır.
  • Babası okuryazar olmayan kızların ancak %16'sı liseye gidebilirken, bu oran babası yükseköğretim mezunu olan kızlar için %94'e çıkmaktadır.
  • Genel ortaöğretimde 20 günden fazla devamsızlık yapan öğrencilerin oranı 2008-2009'da %1,1 iken 2009-2010'da %4'e yükselmiştir.
  • Mesleki ve teknik liselere giden öğrencilerin oranı 2002-2003'te %32 iken, 2009-2010'da %39'a çıkmıştır. Ancak, bu artış iç verimlilikte bir iyileşmeyi de beraberinde getirmekte midir? Şöyle ki, mesleki ve teknik liselerde öğrencilerin %9'u sınıfta kalmakta, %18'i ise okulu terk etmektedir.
  • Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, İngiltere'de 12, Norveç'te 10 ve İspanya'da 8 iken, ülkemizde bu oran genel ortaöğretimde 18'e kadar çıkmaktadır.
  • 20-24 yaşlarında olup da lise diploması sahibi olmayanlar erkeklerde %43, kadınlarda %58'dir.

Bunlar gibi pekçok çarpıcı bilgileri bu raporda bulabilirsiniz.

Görüleceği üzere, bir ülkenin rekabet edebilirlik düzeyini belirleyen en temel faktörlerden biri olan eğitimin ülkemizdeki durumu ortadadır.

Bundan sonraki yazıda, Dünya Rekabet Edebilirlik Raporu-2010 sonuçlarından faydalanarak, bu konuyu ele almaya devam edeceğim....


Merhaba

Bu sayfada benimle beraber İK yolculuğuna çıkacak olan herkese merhabalar...

Ben kısaca bu blogu "İK Günlüğü" olarak da adlandıracağım. Güncel konuları ve araştırma sonuçlarını, en yeni İK tekniklerini ve gündem maddelerini bulacağınız bir ortam hazırlamaya çalıştım.

2007 yılında, İngilizce olarak tasarladığım İK blogunu (http://humancapitalstrategy.blogspot.com) çeşitli gruplarda paylaştığım zaman en sık aldığım eleştiri "keşke Türkçe olarak" dizayn edilseydi yönündeydi. Haklı bir eleştiriydi de aslında; ancak birtürlü zaman ayırıp da bu konuya eğilememiştim... ta ki bugüne kadar...

Bu sayfayı hazırlamamın bir diğer amacı da bu aslında. En önemli kaynakların tamamının İngilizce olduğu bir alan olan İnsan Kaynakları Yönetimi'nde yabancı terminolojiyi türkçe karşılıklarıyla birlikte sizlere sunarak, bilginin ulaşılabilirliğini ve anlaşılabilirliğini daha da artırmaya çabalayacağım...

Umarım burada bulacağınız bilgiler, çalışmalarınızda faydalı olur...

Sevgiler, saygılar
Emre Kavukcuoğlu